11:21

BAZI YOLLAR YALNIZ YÜRÜNÜR

Yazar:


Kitabı alma sebebim adının beni etkilemesi. Yolları bazen tek başımıza yürümemiz gerektiği doğru. İçindekilerin kitabın ismi ile alakası yokmuş. Benim gibi beklentili aldıysanız bilginiz olsun. 

Satır aralarından paylaşımlarla daha net anlayacaksınız. Okunması gereken kitaplardan diyebilirim. Beklentilerime karşı gelmese de yine de okunmaya değer bir kitap.

Yaşam dediğin kendi yolculuğundur.

Mutlu olmanı, sorgulamanı, düşünebilmeni kendilerine yapılmış bir tehdit olarak görenlerden uzak dur.

''Kimdir özgür insan?
Kendi kişiliğine bütünüyle hakim olan;
yoksulluktan, ölümden, zincirden hiç korkmayan heyecanlarına karşı gelen, 
şan ve şöhreti hiçe sayan;
kendi kendine yetip de başkasından hiç bir şey beklemeyen,
takıntısız bir küre gibi pürüzsüz,
talihe karşı pervasız,
akıllı ve yapayalnız olan insandır.''

Horatius

''Özgür insan '' demek beklentisiz yaşamak demekti,
ihtiyaçlarını kendi çabası ve aklıyla yerine getirmekti, kalabalıkların sahte senaryolarına inanmamaktı.

Sor kendine, yüksek sesle, belki içinden.

Özgür müsün?

''Dost iyi günde çağrılınca gelir,
kötü günde ise kendiliğinden.''

Demetrios

Dostları uçurum kenarına beklerim, düşecek kenarlara, kıvrımlı yollara. Bir ovanın düzlüğüne değil, bir bataklığın tam ortasında beklerim. Sefamı paylaşan cefama hoş gelmiş diyebilecek dostları beklerim.

''Aşırı gitme,
her şey zamanında ve yerinde güzeldir.''

Khilon

Everest'in tepesine tırmanan insanlar, zirveyi hemen hedeflemez, zirveye çıkarken manzaranın tadını alır, heyecanını bilir. Önemli olanın başarmaktan önce 'güzel bir iş' olduğunu bilir.

''Çaresizlikten bir yudum içmediyseniz,
umudun ne demek olduğunu bilemezsiniz.''

Rikako Oryou

Bilmiyorsan derdin ağırlığını, anlamazsın umudun ferahlığını. Umudu, ağı boş çeken balıkçıya sor, son anlarını kanserle geçiren bir hastaya sor.

''Gamına gamlanıp olma mahsun,
demine demlenip olma mağrur,
ne dem baki, ne gam baki.''

Muhibbi

Yoluna bak sen, eğme başını. Olanla üzme kendini, ne bu hayat sonsuz, ne acılar. Büyüyorsun günden güne, biliyorsun ölümü, anlıyorsun yaşamı az çok. Derde dertlenip, yenilerini ekleme.

Derdi, dermanınla baş başa bırak. Süzül feryatlardan ve çığlıklardan. Sana has değil bunca acı, insanoğluna abanmıştır bunca sancı.

Kaçırma aydınlıkları, teslim etme kendini karanlığa.
Her gecenin bir sabahı vardır.
Güneş baki,
gam toz olur uçar.

''Yaratıcı kişi, gerektiğinde yalnız kalabilmekten korkmayan insandır'' der Engin Geçtan.

Devam eder, Enid Bagnold;

''Yalnızlığın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur.
O her şeyi öğretir.''

''Sonuçta, yıllarınızın nasıl geçtiği önemlidir,
yaşamınızda kaç yıl olduğu değil.''

Abraham Lincon 

Aleksi Zorba der ki:

''Her insanın kendi deliliği vardır;
bana da öyle geliyor ki, en büyük delilik,
bir deliliğe sahip olmamaktır.''
09:58

SİZE BİR SIR VEREYİM Mİ?

Yazar:


Kötü işçi, aletlerini suçlarmış.

Söylenmek yerine soru sormayı tercih edin. Doğru ve etkili bir soru yaşamınızı tümüyle değiştirmenin temellerini atacaktır.

''Bu insanları anlamıyorum!'' demek yerine, ''İnsanları nasıl daha iyi anlayabilirim?'' diye sorun kendinize.

''Nasıl daha iyi olabilirim?''
''Nasıl katkıda bulunabilirim?''
Doğru sorular, sizi doğru cevaplara götürecektir.

Bu yazımda sizlere daha güzeli girişimci olmak isteyenlere, çok güzel bir kitap öneriyorum. İçindeki bilgiler eminim girişimcilerin ya da kendini geliştirmek isteyenlerin ilgisini çekecektir. Kitaptan size satır aralarını yazıyorum. Okudukça sizde hak vereceksiniz.

Bir çok insanla sohbet ediyorum.
En sık duyduğum sözlerden biri ne biliyor musunuz?
'İhtiyacım var!'
'Para kazanmaya ihtiyacım var.'
'Kariyer edinmeye....'
'Araba almaya...'
'Tatile çıkmaya...'

Böyle düşünenlere kötü bir haberim var;
Hayat, doğrudan bizim ihtiyaçlarımıza göre çalışmıyor! Durmaksızın ihtiyacım var hissiyle yaşarsanız, bilinçaltınızda yoksunluk yaratırsınız. Oysa yaşam, olmak/ var olmak üzerinedir!

Hayat, hak etme yasasına göre çalışır.
Evren, oluş yasasına göre işler.

İhtiyaç duyduğunuz şey için durmaksızın ''İstiyorum'' demeyin. Ayağa kalkın ve 
''Hak ediyorum, bunun için hazırım'' deyin.
Siz adım attığınızda, hak ettiğiniz o şey de size doğru yola çıkacaktır.
Bunun için de bir hedefiniz, planınız ve yol haritanız olmalı.
Çünkü hiçbir varış tesadüf değildir.

Başarı sizce ne demektir?

Emekleriniz karşısında hayat, size istediğinizi veriyor.
Fark ettiğim şu ki insanlar, sadece hediyenin kendisine odaklanıyorlar, ona giden yola değil.

Yaşamda boşluk yoktur. Boşluk, yalnızca yerinde durduğunuzda oluşur. Dünya döndükçe ve sizler durdukça yaşamla aranız açılır. O sebeple şimdi ayağa kalkmalı, bir hedef belirlemeli ve o yöne doğru ilerlemelisiniz.

Mike Tyson'ın başarıları dünyayı kasıp kavurmaktadır. Hiçbir boksör önünde duramıyor; gücü, özel hayatı, sporculuğu, başarıları Onu her konuda yükseklerde tutuyordu...
Bir gün fırsatını bulan bir gazeteci, kendisine şu soruyu yöneltir. ''Başarınızın bu denli uzun ve kalıcı olması özel bir yaşam tarzı gerektiriyor olmalı. İnsanüstü bir durum gibi geliyor bizler için... Sürekli formunuzu korumak, her maça hazır olmak ve bir sonraki maçı kazanmanın planlarını yapmak... Böyle bir motivasyonu nasıl sağladığınızı ve bunu nasıl sürekli ayakta tutabildiğinizi bizimle paylaşır mısınız acaba?''

Soruyu sakince dinleyen Mike Tyson söze, herkes gibi kendisinin de bir insan olduğunu söyleyerek başlar ve şöyle devam eder.
''Başarıyı sürekli kılmak, tek bir şeyin üstesinden gelmekle ilgili değildir. Onu muhafaza ederken, üzerine daha önemlilerini eklemeyi de getirecektir. Kendinizle yetinmeye başladığınızda, azalmaya da başlarsınız.''


''Peki, hiç mi halsizlik yaşamıyorsunuz? Antreman yapmak istemediğiniz zamanlar da mı olmuyor?'' diye sorar gazeteci.

''Elbette oluyor'' der Tyson. ''İçimden gelmediği zamanlar soyunma odasının, çalışma alanının tüm ağırlığını, havasızlığını içimde hissediyorum''diye yanıtlar. 

Gazeteci, ''Peki, ne oluyor da o gün de antremanınızı tamamlıyorsunuz?'' diye sorar.

''Ne zaman antreman yapmaya isteksiz olsa, gücünü yeterli hissetmese ilk olarak rakibini düşündüğünü'' söyler Tyson.

''Bilirim ki, O antremanını her zamankinden daha istekli, daha planlı ve hareketli yapıyordur. Çünkü bir şampiyonun rakibi olmak bunu gerektirir. En az şampion kadar çalışması gerekir. Benim ise böyle bir lüksüm yok, ben her zaman bir şampiyondan daha fazla çalışmak zorundayım. '' der. Gazeteci, büyük bir dikkatle, ders gören bir öğrenci gibi Tyson'ı dinlemektedir.

''O sebeple en isteksiz zamanlarımda dahi rakibimden çok daha fazla çalışırım. Tam bitkin düşmek üzereyken bir yumruk daha atarım. Sonra bir yumruk daha... Çünkü bilirim ki en bittiğinizi hissettiğiniz anlarda, rakibinizden bir yumruk daha fazla atabilecek gücü kendinizde bulur ve atarsanız dünya şampiyonu olursunuz.''

Sizin en büyük rakibiniz kim?

İnsanın en büyük rakibi kendisidir.

Bu rakip, kimi zaman ataletiniz, kimi zaman yorgunluğunuz, kimi zaman isteksizlikleriniz veya ertelemelerinizolarak çıkar karşınıza. Ve siz bir şeyleri başarmak istiyorsanız her zaman dünkü halinizden biraz daha iyi olmak zorundasınız.

Mike Tyson, rakibi için salona adım atarken aslında bir önceki halinden daha iyi olmanın antremanını yaptığını dile getiriyor. Kendi iç dünyası ile mücadele veriyor.

Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur.

Yeter ki, güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.

İstediğimiz bir hayatı yaşayabilmeyi nasıl mümkün kılabiliriz?

''Derin olan kuyu değil, kısa olan iptir.''  demiş Konfüçyüs.
Burada 'Gelecek' kuyu, 'İp' ise sizsiniz. Boyunuzun geleceğe erişebilmesi için önce ayağa kalmanız gerekmektedir.

Her kitap hazine ve bu kitapta okunmasın gereken kitaplardan. Tekrar görüşmek üzere...

09:15

PARA KAZANMAK SENİN ELİNDE

Yazar:

Mükemmel bir kitap daha tanıtıyorum. Bir kitap okudum hayatım değişti serisinden bir tane daha J

Yoksulluğa övgüde bulunmak için her ne söylenirse söylensin, zengin olunmadığı sürece gerçekten tanımlanmış ve başarılı bir hayat yaşamanın mümkün olmadığı gerçeği değişmeyecektir.

Zenginliği sağlıklı bir biçimde istemek açgözlülük değil, 
yaşam arzusunun ta kendisidir.

Eğer para kazanamıyorum çünkü X, bekar bir anneyim, hiçliğin ortasında yaşıyorum, ben bir aptalım gibi, düşüncelerle mali yaşamınızı mahvetmeyi başarabiliyorsanız, onlara inanmamayı da başarabilirsiniz.
İnançlarımız, düşüncelerimiz ve sözlerimiz yaşamda deneyimlediğimiz her şeyin kökenidir. İşte bu yüzden zihnimizde gezinenleri ve ağzınızdan çıkanları bilinçli bir biçimde seçmek, yapabileceğiniz en iyi işlerden biri olabilir.

Konfor alanınızın duvarları yaşam boyu biriktirdiğiniz favori bahanelerinizle dekore edilmiştir.

Ağzınızdan çıkan her şey hayatınıza girecektir.

 Düşünülmeyen hiç bir şey var olmaz.

Düşünceleriniz duygularınızı tetikler, böylece poponuzu kaldırıp harekete geçersiniz ve gerçekliğiniz değişmeye başlar.

Zenginlik zihniyetinden ustalaşmak; parayı ve parayla olan ilişkinizdeki gerçekliği zenginleştirecek biçimde düşünmeyi seçmek demektir.

Kendinizi ateşe atın. En büyük korkunuzun üzerine koşun. Hayallerinize doğru cesur ve büyük bir adım atın ve korkudan altınıza ediyor olduğunuz gerçeğinin sizi durdurmasına izin vermeyin.

Eşit derecede heyecan ve dehşet.

Beş parasızsanız ya da mali açıdan istediğiniz yerde değilseniz; emin olun dilinizin gelişmesi gerek.

Sahibim 
Yaratıyorum.
Minnettarım.
Eğleniyorum.
Yapabilirim.
Seçiyorum.
Seviyorum.

Kişisel gelişim aleminde bir şeyler dank edene dek tekrar tekrar duymanız gerekir.

Engelinizi bulduğunuzda ve ilerlemeniz gerektiğini fark ettiğinizde hemen hareket geçin.

Durum şu; Sürekli bize önlemler sunan, bize yaşamın ne kadar zor olduğunu hatırlatan, para kazanmanın güçlüklerini gözümüze sokan, yutabileceğimizden daha fazlasından uzak durmamızı söyleyen, ''Devam et'' demek yerine ''Dikkat et!'' diye bağıran bir korku toplumunun içinde yaşıyoruz.

Ya sevdiğiniz şeyi yaparsınız ya da para kazanırsınız; ya iyi bir insansınız ya da zengin; ya dünyaya yardım edersiniz ya da kendinize, ya tatile gidersiniz ya da kredinizi ödersiniz...

Yeterince istediğinizde sizi hiç kimse, hiç bir şey durduramaz.

Jim Carrey'nin Oprah Winfey Show'da 10 milyon dolar kazanmak ve başarılı bir oyunculuk kariyerine sahip olmak için zihinsel gücünü nasıl kullandığına dair anlattığı harika bir hikaye vardı. Carrey, insanları eğlendirmek istediğini her zaman biliyordu, çok erken yaşlarda plastik macun Silly Putty'den kendine bir maske bile yapmıştı. Bir komedi kulübündeki ilk gösterisine on beş yaşında çıktı. Ailesine yardım etmek için gündüz bir fabrika da çalıştığı, geceleri ise komedi kulüplerinde insanları güldürmeye çalışmak için liseyi bırakmak zorunda kaldığı ciddi iniş çıkışlar yaşadı. Beş parasız kaldı ve ailesiyle karavanda yaşamay başladı.Sonunda ünlü bir aktör olabilme hayalinin peşinden gitmek için Los Angeles'a taşındı. Carrey, beş parasız ve işsiz olmasına karşın, yönetmenlerin onunla ilgilendiğini hayal etmeye devam ettiğini söylüyordu.

İnsanların oyunculuğunu beğendiklerini söylediğini hayal ediyor, ben muhteşem bir aktörüm, endüstrinin güçlü insanları dışarıda bir yerde ve beni bekliyor gibi düşüncelere odaklanıyordu. Hırdavatçı dükkanında ya da başka bir yerde hayranlarının saldırısına uğramadığı halde , böyle kendini daha iyi hissediyordu.

Aynı zamanda kendine, oyunculuk hizmetleri için tarihi üç yıl sonrasını gösteren bir de on milyon dolarlık bir çek yazdı. O çeki yıllarca cüzdanında taşıdı. Karşısına başka komedi gösterisi ve film seçeneği çıksa da hiçbiri kariyerine ya da maddi durumuna hayalindekileri getirmiyordu. Fakat o inanmaya devam etti, kendini ve ailesini zenginlikler içinde düşledi; Başarı duygusunu körükledi, deliler gibi çalıştı ve özetlemek gerekirse, cüzdanındaki çekin tarihinden tam da bir gün önce Salak ile Avanak filmindeki rolü kapıp oyunculuk hizmeti için tam 10 milyon dolar aldı.

İstediğimizi düşünebiliriz, ancak düşüncelerimizin parasal gerçekliğimizi yarattığını unutmamalı ve bu sorumluluğu almalıyız.

Başarı şartlarla değil, sizin kim olduğunuzla ilgilidir.

Özgürlüğün anahtarı farkındalıktır.

Kitapta altını çizdiğim ve yazmak istediğim çok yer. Çok uzun bir yazı olur diye yazamıyorum. Okunması gereken bir kitap. Benim gibi sizde zengin olmaya kafayı taktıysanız sizde okuyun.

Tekrar görüşmek üzere.....