SİZE BİR SIR VEREYİM Mİ?



Kötü işçi, aletlerini suçlarmış.

Söylenmek yerine soru sormayı tercih edin. Doğru ve etkili bir soru yaşamınızı tümüyle değiştirmenin temellerini atacaktır.

''Bu insanları anlamıyorum!'' demek yerine, ''İnsanları nasıl daha iyi anlayabilirim?'' diye sorun kendinize.

''Nasıl daha iyi olabilirim?''
''Nasıl katkıda bulunabilirim?''
Doğru sorular, sizi doğru cevaplara götürecektir.

Bu yazımda sizlere daha güzeli girişimci olmak isteyenlere, çok güzel bir kitap öneriyorum. İçindeki bilgiler eminim girişimcilerin ya da kendini geliştirmek isteyenlerin ilgisini çekecektir. Kitaptan size satır aralarını yazıyorum. Okudukça sizde hak vereceksiniz.

Bir çok insanla sohbet ediyorum.
En sık duyduğum sözlerden biri ne biliyor musunuz?
'İhtiyacım var!'
'Para kazanmaya ihtiyacım var.'
'Kariyer edinmeye....'
'Araba almaya...'
'Tatile çıkmaya...'

Böyle düşünenlere kötü bir haberim var;
Hayat, doğrudan bizim ihtiyaçlarımıza göre çalışmıyor! Durmaksızın ihtiyacım var hissiyle yaşarsanız, bilinçaltınızda yoksunluk yaratırsınız. Oysa yaşam, olmak/ var olmak üzerinedir!

Hayat, hak etme yasasına göre çalışır.
Evren, oluş yasasına göre işler.

İhtiyaç duyduğunuz şey için durmaksızın ''İstiyorum'' demeyin. Ayağa kalkın ve 
''Hak ediyorum, bunun için hazırım'' deyin.
Siz adım attığınızda, hak ettiğiniz o şey de size doğru yola çıkacaktır.
Bunun için de bir hedefiniz, planınız ve yol haritanız olmalı.
Çünkü hiçbir varış tesadüf değildir.

Başarı sizce ne demektir?

Emekleriniz karşısında hayat, size istediğinizi veriyor.
Fark ettiğim şu ki insanlar, sadece hediyenin kendisine odaklanıyorlar, ona giden yola değil.

Yaşamda boşluk yoktur. Boşluk, yalnızca yerinde durduğunuzda oluşur. Dünya döndükçe ve sizler durdukça yaşamla aranız açılır. O sebeple şimdi ayağa kalkmalı, bir hedef belirlemeli ve o yöne doğru ilerlemelisiniz.

Mike Tyson'ın başarıları dünyayı kasıp kavurmaktadır. Hiçbir boksör önünde duramıyor; gücü, özel hayatı, sporculuğu, başarıları Onu her konuda yükseklerde tutuyordu...
Bir gün fırsatını bulan bir gazeteci, kendisine şu soruyu yöneltir. ''Başarınızın bu denli uzun ve kalıcı olması özel bir yaşam tarzı gerektiriyor olmalı. İnsanüstü bir durum gibi geliyor bizler için... Sürekli formunuzu korumak, her maça hazır olmak ve bir sonraki maçı kazanmanın planlarını yapmak... Böyle bir motivasyonu nasıl sağladığınızı ve bunu nasıl sürekli ayakta tutabildiğinizi bizimle paylaşır mısınız acaba?''

Soruyu sakince dinleyen Mike Tyson söze, herkes gibi kendisinin de bir insan olduğunu söyleyerek başlar ve şöyle devam eder.
''Başarıyı sürekli kılmak, tek bir şeyin üstesinden gelmekle ilgili değildir. Onu muhafaza ederken, üzerine daha önemlilerini eklemeyi de getirecektir. Kendinizle yetinmeye başladığınızda, azalmaya da başlarsınız.''


''Peki, hiç mi halsizlik yaşamıyorsunuz? Antreman yapmak istemediğiniz zamanlar da mı olmuyor?'' diye sorar gazeteci.

''Elbette oluyor'' der Tyson. ''İçimden gelmediği zamanlar soyunma odasının, çalışma alanının tüm ağırlığını, havasızlığını içimde hissediyorum''diye yanıtlar. 

Gazeteci, ''Peki, ne oluyor da o gün de antremanınızı tamamlıyorsunuz?'' diye sorar.

''Ne zaman antreman yapmaya isteksiz olsa, gücünü yeterli hissetmese ilk olarak rakibini düşündüğünü'' söyler Tyson.

''Bilirim ki, O antremanını her zamankinden daha istekli, daha planlı ve hareketli yapıyordur. Çünkü bir şampiyonun rakibi olmak bunu gerektirir. En az şampion kadar çalışması gerekir. Benim ise böyle bir lüksüm yok, ben her zaman bir şampiyondan daha fazla çalışmak zorundayım. '' der. Gazeteci, büyük bir dikkatle, ders gören bir öğrenci gibi Tyson'ı dinlemektedir.

''O sebeple en isteksiz zamanlarımda dahi rakibimden çok daha fazla çalışırım. Tam bitkin düşmek üzereyken bir yumruk daha atarım. Sonra bir yumruk daha... Çünkü bilirim ki en bittiğinizi hissettiğiniz anlarda, rakibinizden bir yumruk daha fazla atabilecek gücü kendinizde bulur ve atarsanız dünya şampiyonu olursunuz.''

Sizin en büyük rakibiniz kim?

İnsanın en büyük rakibi kendisidir.

Bu rakip, kimi zaman ataletiniz, kimi zaman yorgunluğunuz, kimi zaman isteksizlikleriniz veya ertelemelerinizolarak çıkar karşınıza. Ve siz bir şeyleri başarmak istiyorsanız her zaman dünkü halinizden biraz daha iyi olmak zorundasınız.

Mike Tyson, rakibi için salona adım atarken aslında bir önceki halinden daha iyi olmanın antremanını yaptığını dile getiriyor. Kendi iç dünyası ile mücadele veriyor.

Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur.

Yeter ki, güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.

İstediğimiz bir hayatı yaşayabilmeyi nasıl mümkün kılabiliriz?

''Derin olan kuyu değil, kısa olan iptir.''  demiş Konfüçyüs.
Burada 'Gelecek' kuyu, 'İp' ise sizsiniz. Boyunuzun geleceğe erişebilmesi için önce ayağa kalmanız gerekmektedir.

Her kitap hazine ve bu kitapta okunmasın gereken kitaplardan. Tekrar görüşmek üzere...

9 yorum:

  1. faydalı kitapmış aklımda olsuuun :)

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir yazı olmuş. Kesinlikle en büyük rakibimiz kendimizdir. Hayatımızda bir farklılık yaratmak istiyorsak, öncelikle bu farklılığa hazır olmalıyız. Kitabı mümkün olan en kısa sürede okuyacağım. Teşekkürler..

    YanıtlaSil
  3. Güzel kitapmış, vakit ayırıp okumak lazım

    YanıtlaSil
  4. Emeğinize sağlık güzel bir blog.

    YanıtlaSil
  5. Kitap listeme mutlaka ekliyorum. Blogunu iyice inceleyeceğim :)

    YanıtlaSil
  6. Ben aranıza yeni katılıyorum, rica etsem benim de bloğumu ziyaret eder misiniz? Teşekkürler şimdiden :)https://renklihayallerfabrikasi.blogspot.com/?m=1 takibe de aldım bu arada 🍀

    YanıtlaSil
  7. Ben aranıza yeni katılıyorum, rica etsem benim de bloğumu ziyaret eder misiniz? Teşekkürler şimdiden :)https://renklihayallerfabrikasi.blogspot.com/?m=1 takibe de aldım bu arada 🍀

    YanıtlaSil
  8. Ben aranıza yeni katılıyorum, rica etsem benim de bloğumu ziyaret eder misiniz? Teşekkürler şimdiden :)https://renklihayallerfabrikasi.blogspot.com/?m=1 takibe de aldım bu arada 🍀

    YanıtlaSil